NEDEN BU TOKSİK
İLİŞKİNİN İÇERİSİNDEYİM?
Başından beri bir arpa boyu yol
alamadığımız hatta benlik saygımızı aşağı çeken, bize kendimizi değersiz
hissettiren ilişkiler… Toksik ilişkiler…
İş hayatında, akrabalarımızda ve tabi
ki romantik ilişkilerde, önce her şeyin çok keyifli başladığı ama zaman
geçtikçe birlikte olduğumuzda, bizi aşağıya çeken, negatif hissettiren, sanki
hazmedemediğimiz midemize oturan bir yemek yemiş gibi hissettiren birliktelikler.
Geri dönüp baktığımda çok sağlam
yaşadığım toksik ilişkilerim oldu, özellikle iş hayatımda ve tabi o kapana
kısılmışlıkla alternatif yollar keşfedemediğim için maruz kalmayı sürdürdüğüm,
şimdiye geldiğimde keşke dediğim ilişkiler. Evet ama hep söylediğim gibi, o ‘keşke’
olmasaydı sonrasındaki ‘iyi ki’ler olmazdı. Derslerimi almasaydım, neden ben
bunu yaşıyorum diye kendime sorup farkındalığımı arttırmasaydım hayatım bir
toksik ilişki yığınına dönüşebilirdi, tıpkı bunu yaşayan bir çok kişi gibi…
Peki iş ortamınızda, romantik
hayatınızdaki partnerinizle ya da sosyal çevrenizde yaşadığınız toksik ilişkiyi
diğerlerinden nasıl ayırt edersiniz?
Öncelikle siz zaman içinde
kendiniz gibi olmayı, davranmayı, hissetmeyi, düşünmeyi bir yana adım adım
bırakmış, partnerinizin hayatını yaşamaya başlamışsınızdır. Artık onun
mutluluğu, istekleri, tatmini, planları her şeyden daha önemlidir ve gündemin
merkezindedir. Sizin o anda ne hissettiğiniz, herhangi bir şey yolunda
gitmediğinde bir zorluk yaşayıp yaşamadığınız değil onun bu durumda tatmin olup
olmayışı önemli hale gelmiştir.
Tıpkı vücudumuz için sağlıklı
beslenmek ne kadar gerekliyse, ruhumuz da sağlıklı ilişkilerden vitaminini
alır, bağışıklığını güçlendirir. Nasıl ki zararlı yiyecekleri yedikten sonra
vücudumuz anormal tepkiler verir ve ondan kurtulmak ister, toksik ilişkilerde
de genelde agresif davranmaya başlar ve hırçın tepkiler veririz.
Zaman zaman size uğrayan ve
sürekli negatif şeyler anlatan komşunuz da bu kapsamdadır aslında. Peki
dertleşmeyecek miyiz? Tabi ki paylaşacağız, yakınlarımızın hatta bazen
uzağımızdakilerin yüreklerinin acısını paylaşıyor olacağız, elimizden ne
geliyorsa yapıyor olacağız ama oturup sadece olumsuz durumlardan bahsetmek
değil olması gereken. Dertleşmek, derde dönüşmek değil yani. Ancak komşunuzla
ilişkinizde sadece dinleyen, avutan ancak konu sizin duygu dünyanıza geldiğinde
dinlenmeyen, yüzeysel olarak geçiştirilen bir rolde hissediyorsanız kendinizi,
o zaman ilişkinizi gözden geçirip prensiplerinizi ortaya koymanın zamanı gelmiş
demektir.
Özsaygı, duygu, düşünce ve davranış
tutarlılığıdır. Karşımızdakine saygı kendimize olan saygımızdan ileri gelir. Özellikle romantik ilişkilerde, süslü
sözcüklerle ‘ama bunu senin iyiliğin için yapıyorum’ diye ifade edilen, aslında
sadece kişinin kendi egosunu tatmin eden seçimler olabilir ve siz zaman içinde
aklınıza yatmasa da, buna karşı çıkma gücünü bile bulamazsınız kendinizde.
Bitkin düşersiniz ve kendi duygularınıza benliğinize ihanet ettiğinizi hissedersiniz.
Bu duygular ve benzerleri,
okurken size hayatınızda pek yakınınızda olan birilerini hatırlatıyorsa
öncelikle ‘neden bu ilişki içerisindeyim’ diye bir durup sormanız gerekebilir.
Ne oluyor da ben bu kişiyi hayatımda tutmaya devam ediyorum? Bu soruyu sorup
cevabını almadıkça bu toksik ilişkiyi bitirseniz de, pek yakında yeni bir ruh
emici ilişki, ellerinde çiçeklerle kapınızı çalacaktır. Çok kolay değil elbette,
çünkü genelde cevaplar kör noktanızda duruyor bu anlamda bir uzman desteği
farkındalığınız ve psikolojik sağlamlığınız için çok kıymetli.
Toksik ilişkinin verdiği
kaybolmuşluk hissinden sonra bu ilişkiyi bırakmak kişiyi rahatlatacaktır.
İlişkiye dışarıdan bakmak gücünüzü toparlamanızı sağlayacak, problemin çözümüne
dair yaratıcılığınızı arttıracak ve özsaygınıza gelen yaraları iyileştirecektir.
Ama tabi ki rahatlama hissi anında ortaya çıkmayacak ve belki de konfor
alanında kalmak adına ilişkiye geri dönmek, karşı tarafın manipülasyonlarına
boyun eğmek en kolay seçenek gibi gelecektir.
Asla !!!
Ebeveynleriniz bile olsa hiç
kimsenin sizin benlik algınızı olumsuz yönde etkilemeye hakkı yoktur. Siz
değerlisiniz ve sevilmeye, olduğunuz gibi kabul görmeye layıksınız.
İlişkiler birlikte
yürüyebildiğimiz, el ele büyüyebildiğimiz, birbirimizi doğru duyabildiğimiz
sürece sağlıklıdır.
Unutmayın siz kendinizi ne kadar
severseniz karşı tarafa da ‘beni bu kadar sev’ mesajı vereceksinizdir. Size nasıl
davranacağını karşınızdaki kişiye siz öğretirsiniz.
O zaman var mısınız köpüklü
kahvenizden kocaman bir yudum alıp, tüm dünyaya ‘ben değerliyim, bu benim
biricik hayatım ve benim de mutlu olmaya hakkım var’ demeye…
Kalın sevgiyle, sağlıkla ve
tebessümle…
Psk. Dan. Burcu KÖSE
