İNSANA İYİ GELEN
ŞEYLER…
En çok sevdiğim vanilya kokulu
mumum, enstrümantal gitar müziğim ve tabi ki köpüklü kahvemin enfes yudumuyla
sıcacık bir Merhaba…
Uzak kelimesinin hayatımızın
merkezinde, sanki hiç oradan gitmeyecekmiş gibi yer aldığı günlerdeyiz.
Aylardır sokakta birini görünce sarılmak uzak, nefesimizi ciğerlerimize doldura
doldura, tebessümümüzü yüzümüze yaya yaya yürümek uzak. Eve girer girmez kapıda
sımsıkı sarılmak uzak ve artık hafta sonu dışarı çıkıp arkadaşlarımızla keyifle
geçireceğimiz sohbet akşamları uzak.
Uzak ama sonsuza kadar değil…
Belirtilen önlemlere uyduğumuz sürece yakın, ülkeleri yönetenler insanlar için
gerçekten yaşamsal, doğru tedbirler aldığı ölçüde yakın. İnsan insana, insan
doğaya değer verdiği ölçüde yakın…
Sabrımızı maksimumda, kaygımızı
minimumda tutmamız gereken günlerdeyiz. Üstelik bu eve kapanma süreçlerini
bahar aylarında da yaşadık, şimdi biraz daha baş etme becerilerinde yaratıcılık
seviyesini yükseltme zamanı.
Kastettiğim sürekli bir şey
yapmak, hep kendimizi yenilemek, her anımızı tıka basa doldurmak değil elbette.
Ancak uzaklığa odaklandığımızda yakınlaştıramadığımızı bilerek, ruh sağlığı ve
beden sağlığı bütünlemesini hiçe saymadan, an’a ve duruma odaklanmak söylemeye
çalıştığım.
Aslına bakarsanız ben başından
beri çok sevdim bu evde geçirilen zamanın artmasını. En çok özlediğim, müziğe
aşkımdan olsa gerek, bir yerlerde canlı müzik dinlemek ve dans etmek. Sevdiklerine,
ailene dair derseniz hepsinin kokusu burnumda tütüyor. Bu fincandaki kahve
zaman zaman şahit oluyor özlemlerimle dolan gözlerime. O anda kalıyorum biraz
ama sonra kalkıyorum ve kendime iyi gelen şeyler yapıyorum. Daha üretken oldum
bu süreçte mesela bu blog harika bir duygu yoldaşı oldu bana. İçimdeki yazarla
buluşmak ruhuma iyi geldi. Acaba sizin de içinizde var mıdır bir yazar, şair,
ressam, müzisyen?
Sanat harika bir duygusal
dışavurum, öyle estetik ki hem de zamanın nasıl aktığını anlamadan. Farklı
baharatlarla tatlarla donatılmış bir yemek de sanat aslında, hele ki içine
bolca sevgi katılmışsa.
Sadeleşmek için harika bir dönem
mesela. Öz şefkat, arınmak ne kadar iyi geliyorsa bu dönemde psikolojik
sağlamlığımıza, dolaplarımız da, çekmecelerimiz de hasret rahat bir nefes
almaya. Telefonlarımızda biriken binlerce resim, temizlenmeyi bekleyen bir sürü
mail, bildirim… Biraz daha sürecek belli ki evlerde kendi kendimize hallerimiz
ama çok da iyi gelecek yaşamımızdaki ferahlığımızı artırmaya.
Geçtiğimiz sene bu zamanlar ‘Yeni
Yıl Yeni Ben’ isimli çalışmamı planlıyordum. Terapötik kartlar ve vizyon panosu
eşliğinde, iyi dileklerle yeni yıldan beklentilerimizi paylaştığımız keyifli
bir grup çalışması. Evet bu sene bambaşka oldu herkes için. Ancak çalışma damakta
tat bırakmış olacak ki geçtiğimiz sene çalışmaya katılan grup üyelerimizle, tekrar
tatlı niyetlerle konuşmak istiyoruz şimdi yeni yılı. Belli ki değişen süreç bu
çalışmayı da yeni normale göre uyumla diyor. Uyumlanabilmek söz konusu
olduğunda uzaklar biraz daha yakın oluyor. Direnmek yolları kapatıyor. Planlar
bazen bozuluyor ama insana iyi gelen şeyler kendimizi sakin, dengede ve akışta
tuttuğumuzda bizi buluyor.
Sözün özü, içerideki yolculuk
dışarıdakinden çok daha muazzam bu süreçte. Oturun hayatınızın sürücü koltuğuna
ve yola çıkın ‘Size İyi Gelen Şeyler Ülkesine’…
Keyifle, umutla, sağlıkla…
